11 Kasım 2010 Perşembe

AKSA TEPELERE EV KURMUŞLAR, AKROLARA ÇIKMIŞ BAKMIŞLAR

“Işık doğudan yükselir” demiş Romalılar; kültürün doğudan geldiğini anlatmak için. Doğu kökenli kültürlerin izi, dillerde hala barınmaktadır. Bunu bir örnekte şöyle inceleyebiliriz:

Gök kelimesinin Türkçe’de kökeni olarak “kök” kelimesi bilinir. Oysa dilde daha eskisine dair izler var:

Gök kelimesi, “kök”ten daha önce “γok” ya da benzeri bir kökten geliyor olmalı. Buradaki gamma ile belirtilen ses, Türkçe’de “y” ile “ğ” arası bir sestir. Bu ses, doğu Türk dillerinde bulunmaktadır.
Batı Türkçelerinde “gök tanrı” anlamında “yok tanrı” diye geçen örnekler var.
Yukarı kelimesi, yok+garu’dan evrimleşmiştir.Batı Türkçelerinde örnekleri var.
Yine bunlar gibi, yokuş ve “yüksek” kelimesinin de aynı kökten gelmesi de büyük olasılıktır.
Türkler eskiden “gök tanrı”ya taparlardı. Nerde yüksek dağ, tepe varsa, tırmanır dualar ederlerdi. Yüksek, yokuş ve yukarı kelimeleri, gök tanrıya tapınma ile ilintili olarak aynı kökten türemiş olmalı.

Tanrıya tapınmak için yüksek tepelere çıkma, tapınakları yüksek yerlere kurma sadece Türklere özgü değildi. Yunanlar da, tanrılara yakın olan göksel yöneticilerini ve tapınaklarını yukarı şehirlere: “akropolis”lere kurarlardı: (ak+ro ~ yok+garu)

Ya Fenikeliler, Asurlular? Onlar da yüksek yani, “aksa” yerlere kurarlardı tapınaklarını. Bizim iyi tanıdığımız bir örnek: Mescid-i aksa: Yani “yüksek mescit”
(ak, γok, gök, kök, yok) ile (garu, ra, sa) kullanıldıkları dillerde aynı anlamları veriyorlar.
Peki bu üç ayrı dil grubundaki dillerde bulunan anlam ve ses benzerlikleri tesadüf müdür?
Yoksa, ışığın doğudan yükseldiğini bir kez daha mı kanıtlar? Tarihin derinliklerinden gelen bir kardeşliğin bugünlere yansıyan ışıkları mıdır?

Hiç yorum yok: