Dillerin evrim süreçlerinde r - s - ş sesleri birbirlerine dönüşebilen seslerdir. Aynı kural d - t - ç - z - s için de geçerlidir.
10. yüzyılda, bugünkü İran ve Afganistan taraflarında yaşayan Türkler, Türkçe'nin yanı sıra Soğdca da konuşurlardı. İpek yolunun yaygın dili olan Soğdca, Hint-Avrupa dil ailesindendi. İdi çünkü bugün bu dil yaşamıyor. Soğd dili konuşanlar Türklerle kaynaşmış, aralarında kaybolmuştur. Ama Türkçe'ye Soğdca'dan geçen dil izleri vardır. Bunlardan biri "kent" sözcüğüdür. Soğdca'da daha kalın olarak hatta "kant" olarak söylenen bu söz Türkçe'de halen yaşamaktadır. Türkçe'de iz bırakan bir diğer Soğdca sözcük de "ādər"dir. Zazaca'da "adır" olan bu sözcük, evrimleşmiş haliyle Türkçe "ateş" olarak dilimizde yaşıyor. "Azer" kelimesinin de aynı kökten evrildiği savı vardır. Bu sözcüğün ilk halinin Türkçe "od" olabileceği, Soğdca konuşanların, Türklerle etkileşiminde ādər'ı türetmiş olabileceği, aynı ortamda ve etkileşim alanındaki Türklerin de "ateş"i türetmiş olmaları da olasıdır.
Adar'dan evrimleşerek dönüşen bir diğer sözcük de Hızır'dır. Bu kez "adar" İbranice bir kelimedir ve İbrani takvimine göre yılın altıncı ayı ile adar ayları başlar, dini yılın da on ikinci ayıdır ki, bu bildiğimiz Mart ayına denk düşer. Kürtçe'de de Mart ayına "Adar" derler. Akatça "adaru" kelimesinden gelir.
Osmanlı'da da Mayıs'ın 6'sından itibaren Kasım'a kadar olan aylara "Hızır ayları" denirdi. Hızır sözcüğü ise, Akatça'dan Arapça'ya evrimleşen "adaru"nun Arapça'da "Hızır"a dönüşmüş halidir. Türkler müslüman olduktan sonra Arapça'dan "Hızır"ı olduğu gibi almışlardır. Kimi yerlerde de bu sözcük "Hıdır"a dönüşmüştür. Hızır - İlyas söylenceleri "Hıdırellez"e yol vermiştir. Balkanlar'a gidince de bu, bu defa "Ederlezi" olmuş, Adar'dan yola çıkan Hızır, sonunda "Eder"e dönmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder