20 Eylül 2008 Cumartesi

KATKI MADDELERİNE DEĞİNME

Katkı maddelerinden öcü gibi bahseden bir çok haberle ya da kulaktan kulağa dolaşan söylentilerle sıkça karşılaşırız. Oysa bu maddeler, gıdaların tazeliğini ve besleyiciliğini koruma yönünde gerekli maddelerdir. Bu nedenle katkı maddelerinin az söz edilen özelliklerine değinmek istedim:

Tüm katkı maddeleri yapay değildir, bir çoğu doğal ya da doğala özdeş maddelerden oluşur. Örnek olarak; pancar suyundan elde edilen kırmızı renklendirici E 162 doğal, doğadakinin eşdeğeri olan sitrik asit doğala özdeş, doğada hiç bulunmayıp da insan üretimi olan dodesil gallat, oktil gallat gibi antioksidanlar da yapay maddelerdir. İster doğal, ister yapay olsun, tüm katkıların zararlı olup olmamasını belirleyen faktör söz konusu katkının kullanılan miktarıdır.

Besinlerimizin sağlıklı olarak saklanabilmesi ve lezzetini koruyabilmesi için bu maddelerin kullanılması kaçınılmazdır. Nitrat, nitrit katılmamış işlenmiş et ürünlerinde mikrobiyolojik bozulma olabilir. Bu da ölüme kadar uzanan Botulizm gibi gıda zehirlenmelerine neden olur. Antioksidan katılmaması durumunda yağlar oksitlenir ve sağlık için zararlı peroksitler ve diğer oksidasyon ürünleri oluşur.

Uluslar arası düzenlemelerde ve Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nde kullanımına izin verilen E-kodlarına birkaç örnek:

Koruyucular: E 200 – E 285 – E 330
Antioksidanlar: E 300 – E 321
Renklendiriciler: E 100 – E 180
Kalınlaştırıcılar, jelleştiriciler : E 400 – E 495
Tatlandırıcılar: E 950 – E 959

Hiç yorum yok: