Din savaşı bahanesiyle ikiye bölünmeyle karşı karşıya olan Nijerya, bir zamanlar terra cotta (pişmiş toprak kap) örnekleri ve pirinçten sanat yapıtlarıyla, Afrika'nın yüksek sanat kuşağındaydı. Afrika sanatını tahta oymalardan ibaret sananların gördüklerinde dudaklarının uçukladığı pirinç heykeller, Ife Krallığı dönemindeki görkemin tanıkları... Avrupa henüz rönesans çağına girmemişken, bugün Nijerya'nın olduğu topraklarda yaşayanlar, 1400'lü yıllarda usta işi madeni heykeller yapmışlardı. Nijerya'da bugün yoksullaştırılmış halk, din bahanesiyle birbirini boğazlarken, atalarının yarattığı sanat harikaları beyaz adamın müzelerinde sergileniyor.
Heykel örnekleri için şu linkte bazı fotoğraflar bulabilirsiniz:
http://www.artknowledgenews.com/fundacion-marcelino-botin-opens-dynasty-and-divinity-of-ife-art-in-ancient-nigeria.html
Eğriler, yanlışlar değil; yazılardır, doğrular da kurallar değil; okumalardır, yorumlardır...
17 Mart 2010 Çarşamba
15 Mart 2010 Pazartesi
GÜNEŞ SÖNÜYOR MU?
Güneşin hareketlerini izleyen gökbilimi uzmanları, 11 Ocak 2010 gününden itibaren güneşte anlaşılmaz bir durgunluk olduğunu bildirdiler. (le Figaro, 15.1.2010) 1913 yılından beri böylesi bir durum kaydedilmemiş. Bu konuda güneş "arızalandı" diye işi şakaya vuranlar olsa da, bilim adamları, dünyanın yeni bir buzul çağa hızla girebileceğini de öngörüyorlar.
7 Mart 2010 Pazar
MAPUDUNGUN HALKININ JEOLOJİ BİLGİSİ
“Cogi-cújen” (Şubat) ayında yani hasat ayında meydana gelen Şili depremi, giderek tüm dünyayı etkileyecek sarsıntılarını salarken o toprakların yerli halkı olan Mapudungun halkı bu olanlara ne yorum yapmıştır? Bugün, Arjantin ve Şili sınırlarında kalan topraklarında, yüzyıllar boyu, doğa ile uyumlu bir yaşam sürmüşlerdi. Doğaldır ki, beyaz adamın topraklarına geldiği zamanlarda ne üniversiteleri vardı, ne de jeoloji profesörleri... Ama Mapuche, ya da kendi dillerindeki gibi; Mapudungun halkı depremlerle volkanların ilişkili olduğunu biliyordu. Mitolojilerine göre, Pillán, deprem tanrısıydı ve Villarica yanardağında yaşardı. Bu halk, Pinochet zamanında zulme direnenlerin önde gelenlerinden olduğu için, büyük oranda topraksız bırakılmıştır ve bir çoğu hala sürgünde yaşamak zorundadır.
TÜRKİYE’DE KAN GRUPLARI DAĞILIMI
Bir yerin dört kan grubunun orantısı yüzyıllarca değişmez der Halikarnas Balıkçısı. Ve şu ilginç göstergeye dikkat çeker: Etrüsklerin İtalya’da kalabalık oldukları Floransa dolaylarındaki kan gruplarının orantısı, Anadolu’da Sart – Salihli ve dolaylarındaki insanların kan grupları orantısı ile aynıdır...
Eskişehir Kızılay Kan Merkezi’nin 1995 – 2000 yıllarında yapmış olduğu ve 82.292 kişiyi kapsayan çalışmaya göre, kan grubu dağılımı grafiği şöyledir:
A Rh (+) % 37,8
O Rh (+) % 29,8
B Rh (+) % 14,2
AB Rh (+) % 7,2
A Rh (-) % 4,7
O Rh (-) % 3,9
B Rh (-) % 1,6
AB Rh (-) % 0,8
Ayrıca, Prof. Dr. Galip Akın (AÜ DTC Fak./ Antropoloji) ile Yrd. Doç. Dr. Nursel Dostbil’in (YYÜ Fen Ed. Fak./ Biyoloji) yapmış oldukları araştırmalara göre, A kan grubu ve A geni frekansı, ülkemizin batısından doğusuna doğru gidildikçe yavaş bir şekilde azalma göstermektedir. B kan grubu ve B geni frekansı ise, ülkemizin batısından doğusuna doğru gidildikçe fazlalaşmaktadır. 0 kan grubu ve 0 geni frekansı da ülkemizin batısından doğusuna doğru gidildikçe yavaş yavaş azalmaktadır.
Eskişehir Kızılay Kan Merkezi’nin 1995 – 2000 yıllarında yapmış olduğu ve 82.292 kişiyi kapsayan çalışmaya göre, kan grubu dağılımı grafiği şöyledir:
A Rh (+) % 37,8
O Rh (+) % 29,8
B Rh (+) % 14,2
AB Rh (+) % 7,2
A Rh (-) % 4,7
O Rh (-) % 3,9
B Rh (-) % 1,6
AB Rh (-) % 0,8
Ayrıca, Prof. Dr. Galip Akın (AÜ DTC Fak./ Antropoloji) ile Yrd. Doç. Dr. Nursel Dostbil’in (YYÜ Fen Ed. Fak./ Biyoloji) yapmış oldukları araştırmalara göre, A kan grubu ve A geni frekansı, ülkemizin batısından doğusuna doğru gidildikçe yavaş bir şekilde azalma göstermektedir. B kan grubu ve B geni frekansı ise, ülkemizin batısından doğusuna doğru gidildikçe fazlalaşmaktadır. 0 kan grubu ve 0 geni frekansı da ülkemizin batısından doğusuna doğru gidildikçe yavaş yavaş azalmaktadır.
6 Mart 2010 Cumartesi
MUSON YAĞMURLARI
Hindistan’da yağan muson yağmurları ile haberlerde dikkatimizi çekmiştir belki; “şu muson yağmurları ne mene yağmurlardır acep?” demişizdir... Kar değil, dolu değil, yağmur ama bildiğimiz yağmur değil. Peki nedir muson yağmurları? İşte yanıtı: Muson yağmurlarının anlamı mevsim yağmurlarıdır. Yani bildiğimiz yağmur. Türkçe “mevsim” sözcüğü, Arapça, “mawsim”den gelmiştir. Mawsim, zaman içinde Fransızca “mousson” (muson okunur) sözcüğüne dönüşmüştür ve Güney Asya’da bazen denize bazen karaya doğru esen mevsim rüzgarlarına ad olmuştur. Bu rüzgarlar eserken yağan yağmura da dolayısıyla “muson yağmurları” denilmektedir. Yani Türkçesi, bunlar “mevsim yağmurları”dır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)