10 Kasım 2008 Pazartesi

GÖBEKLİTEPE; LE PREMIER TEMPLE DU MONDE

Klaus Schmidt, l'archeologue allemand qui fouille Göbeklitepe à Şanlıurfa (sud-est de la Turquie) prétend que ce site-là est le plus ancien temple du monde avec des grottes de 11.500 années.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10321118.asp?gid=229

12 Ekim 2008 Pazar

BATHONEA

İstanbul'un eski tarihini araştırmak üzere oluşturulan bilim heyeti, Küçükçekmece'de 2700 yıllık Batonea kentini keşfetti. Burada, İstanbul'un, Avrupa'da ilk tarım yapılan yerlerden biri olduğunu kanıtlayan 10 - 15.000 yıl öncesine ait taş aletler bulundu. Su altında bulunan antik Bathonea kenti, 2,5 km. uzunluğunda ve 1,5 m. yüksekliğinde surlarla çevrili. Denize uzanan 60 m.lik mendirek, ve antik fener, Bathonea'nın önemli bir liman kenti olduğunu gösteriyor. Bathonea, MÖ 7. yüzyılda kurulan Byzantion ile çağdaş olabilir.

20 Eylül 2008 Cumartesi

TÜM İNSANLARIN KÖKENİ AFRİKA MI?

Denizli’de bulunan Türkiye’nin ilk homo erectus fosili, bilim dünyasında heyecan yarattı. Bir erkeğe ait 500 bin yaşındaki kafatası fosilinin, ilk insanların dünyaya dağılışları konusunda bilim dünyasına önemli ipuçları sağlaması bekleniyor.
Dünyadaki bütün insanların Afrika kökenli olduğu ve diğer kıtalara buradan dağıldıkları, bu sırada Ortadoğu ve Anadolu’dan geçtikleri yönündeki tezleri desteklemesi açısından önem taşıyan fosil, "bilinen en eski tüberküloz vakası" olarak da tıp tarihine geçmeye hazırlanıyor.
Fosilin görünen özelliklerine göre, bulunan kafatası parçası, 20-40 yaş arası bir erkeğe ait. Dünyadaki bütün insanların Afrika kökenli olduğu ve buradan diğer kıtalara dağıldıkları, dağılma sırasında Ortadoğu ve Anadolu’dan mutlaka geçmiş olmaları gerektiği öngörülüyor ama bir türlü beklenen bulguya erişilemiyordu. Bu kafatası parçası, ilk insanların dağılışları konusunda önemli bir boşluğu doldurmakta.
FOSİL NEREDE, NASIL BULUNDU?
Fosilin bulunuşu Türkiye'ye özgü yaygın tesadüf vakalarından... Prof. Dr. Kazancı bunu şöyle anlatıyor:
"Denizli’deki mermer traverten işletmelerden birinde traverten bloklarını kesen işçiler kemik parçalarına rastlıyorlar ve bunu blok içinde çıkarıyorlar. Kemikleri, o sırada tesadüfen burayı ziyaret eden Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Mehmet Cihat Alçiçek istiyor ve alıyor. Daha sonra Türkiye jeolojisi için önemli ve korunması gerekebileceği için JEMİRKO’ya iletiyor.
JEMİRKO, Paris Doğa Tarihi Müzesi'nden Şevket Şen’i de çağırarak örnek üzerinde ekip olarak çalışmaya başlıyorlar. Sonuçlar oldukça tatmin edici gözüküyor." Fosilin daha sonra bir müzede sergileneceği belirtiliyor.

KATKI MADDELERİNE DEĞİNME

Katkı maddelerinden öcü gibi bahseden bir çok haberle ya da kulaktan kulağa dolaşan söylentilerle sıkça karşılaşırız. Oysa bu maddeler, gıdaların tazeliğini ve besleyiciliğini koruma yönünde gerekli maddelerdir. Bu nedenle katkı maddelerinin az söz edilen özelliklerine değinmek istedim:

Tüm katkı maddeleri yapay değildir, bir çoğu doğal ya da doğala özdeş maddelerden oluşur. Örnek olarak; pancar suyundan elde edilen kırmızı renklendirici E 162 doğal, doğadakinin eşdeğeri olan sitrik asit doğala özdeş, doğada hiç bulunmayıp da insan üretimi olan dodesil gallat, oktil gallat gibi antioksidanlar da yapay maddelerdir. İster doğal, ister yapay olsun, tüm katkıların zararlı olup olmamasını belirleyen faktör söz konusu katkının kullanılan miktarıdır.

Besinlerimizin sağlıklı olarak saklanabilmesi ve lezzetini koruyabilmesi için bu maddelerin kullanılması kaçınılmazdır. Nitrat, nitrit katılmamış işlenmiş et ürünlerinde mikrobiyolojik bozulma olabilir. Bu da ölüme kadar uzanan Botulizm gibi gıda zehirlenmelerine neden olur. Antioksidan katılmaması durumunda yağlar oksitlenir ve sağlık için zararlı peroksitler ve diğer oksidasyon ürünleri oluşur.

Uluslar arası düzenlemelerde ve Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nde kullanımına izin verilen E-kodlarına birkaç örnek:

Koruyucular: E 200 – E 285 – E 330
Antioksidanlar: E 300 – E 321
Renklendiriciler: E 100 – E 180
Kalınlaştırıcılar, jelleştiriciler : E 400 – E 495
Tatlandırıcılar: E 950 – E 959

13 Eylül 2008 Cumartesi

SAVEZ - VOUS ?

- Napoléon Bonaparte restait éveillé plusieures journées de bataille, en faisant des micro-siestes: debout et une coupe de champagne à la main. Son sommeil durait le temps de la chute de la coupe!

Bunları biliyor musunuz?

- Napolyon, savaştığı günler boyunca uzun süre uyanık kalmayı şöyle başarıyordu: Eline bir kadeh alarak, ayakta uykuya dalıyordu ve uykusu, kadeh elinden düşene kadar sürüyordu.

YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN BİR KAÇ NOT

- Dili her fırsatta kullanmak için olanaklar yaratın. Örneğin cep telefonunuzun dil ayarını, öğrenmek istediğiniz dile çevirin. Bu şekilde kullanmaya çalışın.
- Bilmediğiniz bir sözcük ile karşılaştığınızda üşenmeyin, sözlüğe bakın.
- Otobüste, dolmuşla, vb. seyahat ederken gördüğünüz objelerin yabancı dildeki karşılıklarını aklınızdan geçirin. Örneğin ağaç; İngilizcesi; tree, Fransızcası arbre gibi.
- Bazen kafanızda cümleler kurun. Okuduğunuz bir yazı, TV’de, radyoda duyduğunuz bir sözün yabancı dilde nasıl söyleneceğini düşünün, araştırın.
- Sözlük ve dilbilgisi kitabı elinizin altında olsun. Aklınıza takılan “her şeye” üşenmeyin, bakın. Bulana kadar araştırın.
- Merak ettiğiniz konuları bilenlere sorun, danışın.
- Öğrenmek istediğiniz dildeki internet sitelerini gezin.
- Öğrenmeyi amaçladığınız yabancı dildeki filmleri TV kanallarını izleyin (uydudan, kablo yayından vb.) Söylenenlerden anlamasanız bile, o dilin melodisine kulağınız alışır.
- Bir el işi yapıyorsanız (örneğin mutfakta, ütüde.. iseniz, araba kullanıyorsanız) yabancı dilde CD, kaset dinleyin.
- O dili öğrenmekte olan arkadaşlarınızla öğrenmekte olduğunuz dilde konuşup alıştırma yapın.
- Yazın. Öğrendiklerinizi sık sık yazarak alıştırma yapın.
- Yanlış yapmaktan korkmayın.
- Dil, kültür öğesidir. Öğrenmek istediğiniz dilin ait olduğu kültürü inceleyin. Öğrenebildiğiniz öğrenin. Örneğin Fransızca öğreniyorsanız, Fransız edebiyatçılarının romanlarını, şiirlerini okuyun. Fransız tarihini öğrenmeye çalışın, Fransız şarkıcıların şarkılarını dinleyin. Ressamlarından, devlet adamlarından bilginiz olsun.
- Dil öğrenirken ilgili kültürün düşünce akımları önemlidir. Öğrendiğiniz dilin ait olduğu kültürdeki düşünce akımlarını, o kültürdeki yaygın din ve inançları inceleyin.